Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi
Türkler, tarih boyunca kurdukları devletler ile devlet yönetiminde deneyimi ve birikimiyle eşsiz olan bir millettir. Yüzlerce yıl dünyada hâkim güç olması da bunun ispatıdır. Her kurdukları devlet, öncekilerden gelen yönetimsel deneyimi mirası ile daha iyisini yapmış. Fakat yönetimsel olarak Osmanlı’dan Türkiye’ye geçiş sağlıklı olmamıştır. İntikal etmesi gereken yönetimsel mirasın çoğu aktarılamamıştır. Bu sebeple de Cumhuriyet ile geçmişi arasındaki bağ çok zayıf kalmıştır.
Tarih boyunca yönetimde başarılı olan Türklerin genlerine işli olan yönetim olgusunun henüz dünyada kimlik arayışı içindeki devlet yönetimine yeni bir alternatif olması bakımından Anka Doktrini sonucu Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi ortaya çıkmıştır.
Geleceğin dünyasındaki devlet gücünün şifresi, yönetimdir. Bu sebeple yönetime şimdiden daha fazla yatırım yapılmalıdır. Türkiye’ nin başarılı olması için özüne dönmesi, geçmişiyle yönetimsel bağı kurması; yaşadığı toprakları ve geçmişini hatırlaması yeterli olacaktır.
Bir Şiir Yaz Kendine
Bir Siir yaz kendine içinde
Sevgi ve umut olsun birde hayallerin.
Bir Sir yaz kendine seni seven bir Anne bir Baba bir Ailen.
Bir Siir yaz kendine içinde yârin ve yârenlerin olsun ahde vefa gösteren.
Bir Siir yaz kendine içinde hevadan uzak bir davan ve dava erlerin olsun.
Bir Sir yaz kendine içinde yurdun olsun Daglari, ormanlari, kurdu, kusu akarsulari.
Bir Siir yaz kendine dünyani ve ahiretini süsleyen güzellikler olsun.
Bir guir yaz kendine içinde melegin olsun en sevdiginin sûretinde gelsin son nefesinde
Aynadaki Ben Heybemde Hikayeler
Aynaya bakmak fiziki olarak bizleri toparladığı gibi kendimizle yüzleşme fırsatı verir; hatalarımızı, doğrularımızı iyi gözlemlediğimizde ve bunları görmeye başladığımızda en güzel
değişim başlar. Zamanla bu olumlu değişim önce en yakınımızdakilere, daha sonra etkileşimde bulunduğumuz herkese yayılır.
“Aynadaki Ben ve Heybemde Hikayelerim”de duygularımı objektif olarak kaleme almaya, yazmaya gayret ettim.
Ne bir psikoloğum ne de bu konuda
bir danışman… Yarım asırlık yaşanmışlığın verdikleriyle buradayım.
Peki sen aynaya baktığında ne görüyorsun?
Kendi Kendimize Koçluk Kitabı – Dengesiz misiniz? Denge Siz misiniz?
Bu kitap, aldığım koçluk eğitimlerinin; yararlandığım eğitim materyallerinin, koçlukla ilgili okuduğum onlarca kitabın ve dinlediğim, izlediğim onlarca konuşmanın bir özetidir. Bu kitap, yaptığım ve geliştirdiğim Kendi Kendimize Koçluk uygulamalarından, bilgi ve deneyimlerimden süzülen koçlukla ilgili bir pratik kitabıdır. Bu kitap, koçluğu merak eden ya da profesyonel koç olmak adına henüz yolun başında olanların Kendi Kendilerine Koçluk yapabilmelerine yardımcı olacak bir kitaptır. Bu kitap, KENDİ KENDİME KOÇLUK yaparken dikkat ettiğim detayları, aldığım notları ve deneyimlerimi size aktardığım bir çalışmadır. Siz bu kitabı nasıl okursanız okuyun ancak dikkatli ve sindire sindire okuyun. Merak ederek ve anlayarak okuyun. Sonra kitaptakileri kendinize uygulayın, kendinizle deneyimleyin. İşte o zaman Kendi Kendinize Koçluk yapmaya başladığınızı g.rüp bana teşekkür edeceksiniz, biliyorum. Bundan eminim… Eksik kalan ya da sonradan öğrendiğimiz bir şeyler olur illa ki! Onları da diğer baskılarda veya daha sonraki kitaplarda birlikte ekleriz, merak etmeyin. Benim iddiam şu: KENDİ KENDİNE KOÇLUK yapabilme becerisini geliştiren ve bu anlamda donanımını zenginleştirenler bir başkasına da daha olumlu, faydalı ve etkili bir koçluk yapabilirler
Gri Bohem
“Her insan, kendi zihninin mimarıdır. Oraya aynı malzemelerle bir saray da inşa edebilir bir hapishane de.”
“Cahil bir ulusun üç özelliği vardır: Bilimden nefret eder ama teknolojisini över. Sanattan nefret eder ama kültürünü över. Kadının çalışmasından nefret eder ama anneliğini över.”
“Cenazesine gitmek zorunda olacağın hiç kimse ile küs kalma.”
“Kapitalizm sana ışıltılı gökdelenler verir, karşılığında gökyüzündeki yıldızlarını alır.”
“Öyle bir gidişi vardı ki dönerse onun adına ben utanırım.”
“Eğer ahlaki bir çıkış noktası bulabilirsen öldürmek hiç de zor değildir. Öldürmek mümkün; hatta istenen, hatta arzulanan, hatta zevk veren, hatta ve hatta bağımlı olunan bir eyleme dönüşür. Bir şeylerin yanlış olduğunu söyleyen içindeki ses de giderek daha uzaklardan bağırır.”
Verilen Sözler Tutulur Mu?
Sektörün mutfağında neler olup bitiyor?
Senelerdir serzenişte bulunulan konuları kaleme aldım. Kimsenin yazmaya
cesaret edemediklerini. Ne de olsa sektörde herkesin karşılıklı bir maddi
çıkarı var. Ve yanlışları yazarsa, söylerse, eleştirirse, kimse sevmez. İş vermez..!
Referans olmaz..!
Benim öyle bir endişem yok..!
İş dünyasında “Toplam Kalite Yönetimi” vardır. Geçmişte kalan bir uygulama
gibi görünse de, iş yaşantısının her sürecinde yer alır.
Kalite kavramı “doğru şeyleri yapmak” olarak adlandırılır.
Toplam kalite ise “doğru şeyleri doğru yapmaktır.”
Kaizen’de de “iyinin düşmanı iyidir.”
İyi olana, kaliteli olana ulaşabilmek için, şeytanın avukatı rolünü biraz
üstlenmek gerekir. İyi olanlar detaylarda saklıdır.Bu kitapta, sektörün içeriğinde yapılan hataları, sistemsizlikleri, güvensizlikleri,insana ve emeğe yapılan saygısızlıkları okuyacaksınız.Evet.. Doğrular hiçbir zaman gizli saklı kalmaz.. Ve bir gün, biri çıkıp bunları
yazacaktı. O da bana nasip oldu…Tehlikeli Zeka
Ülkenin en ünlü dört yazarı, zengin bir iş adamı tarafından bir adaya çağrılır. Zengin iş adamı yazarlardan on yaşındayken trafik kazasında ölen oğlu Timur için bir roman yazmalarını ister. Roman eğer Timur yaşasaydı nasıl bir hayatı olurdu kurgusuyla kaleme alınacaktır. Bu işadamı için oldukça yüklü bir ödeme teklif eden iş adamının ayrıca bir şartı vardır; Yazarlar roman bitene kadar adadan ayrılamayacaktır.
İlk başta her şey iyidir ancak zamanla adada garip olaylar yaşanmaya başlar. Yazarların roman da kurguladıkları olaylar başlarına gelir ve kitabın kötü karakteri karga başlı adam zaman zaman karşılarına çıkar. Yazarlar ya adadan kaçmak ya da kalıp mücadele etmek zorundadırlar.